RSS
Mazeretim var,
Asabiyim ben
...

17.12.2011

tahta sandalye

Özür dilerim yazmadım.
Özür dilerim sustum.
Özür dilerim harcadım aklımdakileri.
Sana nasılsın demek isterdim ama bu pek umrumda değil.
Çünkü ben geberiyorum yalnızlıktan. Ya da gebermiyorum da, böyle suyun altına girmişim bi nefeste ama çıkamıyorum bi türlü gibi.
Aslında yazmıyordum ta ki, Tunahan'ın çektiği fotoğrafı görene kadar.
Kaç ayrılık geçti gözümün önünden o an.
Kaç terkediş.
Kaç hoşçakal.
Vedalar kötüdür ama en kötüsü veda etmeden gidenlerdir. Arkalarına bile bakmazlar. Senin ne hissettiğin hiç umurlarında değildir.
Çünkü sadece, yalnızlıkları geçene kadar yanlarında tutarlar seni.
Erkek olması şart değil, dost dediğin yapar bazen bunu.
Vedalar kötüdür ama çekip gitmeler kadar değil.
Onunla ilk buluşmamız, yoğun çabalar sonucu hiç umulmadık bi anda gerçekleşmişti.
2 saat kadar vakti olduğunu, askere gitmeden bi kahve içebileceğimizi, müsaitsem hemen gelebileceğini söyledi. 
Bazı anlar vardır, aylardır aramasını beklediğiniz insan en tuhaf anda arar. Sesi yankılanır yankılanır yankılanır. Saçma sapan cevaplar verirsiniz. İşte tam onu yaşadım o gün. Tam 2 sene önceydi.
2 saat oturmak için gittiğimiz yerde tam 5 saat oturmuştuk, dönüşte benimle otobüse binmişti. 
Sonra ne mi oldu, sadece kafamda milyonlarca soru işareti bıraktı.
Tabi ki mutlu sonla bitmedi.
O gün böyle sandalyelere oturmuş, saçma sapan şeylerden bahsediyorduk. 
Hemen geliyorum diye gidip, elinde gofretle dönmüştü.
Yüzüme kocaman bir gülümse yerleşmesi işte bu kadar basitti aslında.
Hani üşürsün, ceketini verir.
O da üşüdü ama ceketi omuzlarımdaydı, kokusu burnumda.
Şimdilerde ne kokusunu hatırlıyorum ne gülüşünü.
Silinmesini bekliyorum.
Kazımaya çalışmıyorum ki izi kalmasın...

26.04.2011

pazarın ertesi

güzel bir pazar gününün ardından gelen 
kötü bir pazartesi;
denizi,kumu, güneşi bırakıp işe dönmek gibi.


23.04.2011

size biraz hayallerimden bahsedeyim...

Yazma isteğini kaybetmek sanıyorum ki kendimize dair yaşayabileceğimiz en büyük kayıplardan...


Ve ben, 2 aydır yazmamışım.


Sadece buraya değil -hadi blog kapalıydı - kağıt kalemi elime alıp da kendim için tek satır yazmamışım.


Bu yaz:
Bu yaz yine çok yoğun. 1 senelik işsizliğin ardından tekrar başa sardım hayatımı,
yeniden staj
yeniden finaller
yeniden aynı stresler.
Bir yerde part time çalışıyorum, haftada bir gün.
Henüz maaş almadım ama insanın emeğinin karşılığını alması güzel bi şeydir diye düşünüyorum, yani mantıken öyle kehkeh


Neyse işte bi makinam var D3000, hiç hevesim kalmadı. Elime bile almıyorum, o derece.


Sanırım mezun olunca işsiz kalıcam gibi geliyo ya da çok alakasız bi işte çalışırım.
Hayatta hala istediklerimi alabilmiş değilim.


Sonra bu yaz;
-rock'n coke,deep purple ve daha pek çok konsere gitmek istiyorum.
Eğer iş olayını halledersem kesin kaçarım yani, kesin.


Hayat, yalnızken taşıyamayacağım ağır bir yük gibi.


Ve henüz 21 yaşımdayım.

22.02.2011

sahil kasabası

sahil kasabasında yaşamak hayattaki yegane amacım.ömrümü bu karmaşada tüketmek istemiyorum.

11.02.2011

love*

Bir sabah senin yanında uyansam,













 Uyanmanı beklerken kahvemi yudumlayıp güneşin doğuşunu izlesem, 












 
Ve her geçen gün daha da aşık olsak, fena mı olurdu...
Kaçmıyorum,
Kovala istediğin kadar.
Kadın olmak; dikenli acılar,
Hayatsa milyonlarca alyuvar.